Kafamdakinirvana

Kafamdakinirvana

6 Eylül 2014 Cumartesi

Film Eleştirisi: Kanlı Elmas (Blood Diamond)

Kanlı Tarihin İçinden Kanlı Bir Elmas



Kanlı Elma (Blood Diamond) Çok uzun zaman önce zencilerin elmas toplamak için kölelik yaptıkları zamanları anlatıyor. Bu hikâye geçmişte yaşanmış gerçek bir olaydan esinlenilmiştir. Bir paralı asker (Leonardo Dicaprio) ve orada doğmuş yaşamış yerel halktan bir adam (Djimon Hounsou)  ve bir gazeteci kadın (Jennifer Connelly) üçü de değer büyük bir pembe elmas için bu ölüm yuvasına doğru yol alırlar…



Filmin çoğunda gözlemlediğimiz kadarıyla zencilere yapılan eziyet,  eskiden onları köle olarak kullanmaları. Sırf topraktan elmas çıkartmak için onlara uyguladıkları zulmü görüyoruz. Durumlarının zorluğu yaşaması güç ortamları çok iyi gözler önüne seriyorlar. 
Sadece aksesuar olarak kullandığımız bir elmasın ve bunu üretirken neleri göze alındığı,  ne işkencelere maruz kaldıklarını görüyoruz. Yemek ve su dahi verilmediğini, işçilerin daha doğrusu kölelerin aileleriyle asla görüştürülmediğini gözlemliyoruz.



Günümüzde de birçok buna benzer olay mevcut ve eskiden de bunun gibi savaş vb. olaylar var. Eskilerden konuşmak istemiyorum ben bulunduğum nesilden bahsedeceğim. Yeni nesilde yaşanan tüm üzücü olaylar karşısında herkes izliyor, ayıplıyor, üzülüyor hatta ağlıyor, paylaşıyor bunu gerek sosyal medyaya, gerek günlük yaşamımızda görüyoruz fakat bir türlü göremediğimiz şu ki; hiç kimse buna bir dur demiyor. Hiç kimse riske girmek istemiyor, hiç kimse elini taşın altına koymuyor… Sadece bir izleyiciyiz.  İzleyici olmayı genelde severim ama bazı filmleri sırf izlemek yetmiyor. İzleyip yorumlamak ve harekete geçmek lazım…




Film aksiyon olmasına rağmen neden neredeyse en sevilenler listesine girdiğini birazda olsa anladım.  Filmin henüz bir saati olmasına rağmen bol aksiyon, bolca da duygusal sahne gördük.  Aksiyonun içine bolca dramatizem sıkıştırmışlar. Film ilk başlarda bize çok yüzeysel görünse de diğer aksiyon filmlerinden farkını ilerleyen zamanlarda kavrıyorsunuz.  İlerledikçe filmdeki bazı noktalar çok hoşuma gitti…

Leonardo’nun elmasların nasıl yapıldığını anlattığı kısmı çok beğendim. Bu bize nasıl bir aptallık içinde olduğumuzu gösteriyor. “Consume,obey,die.” Diye tabir edebileceğim; “Tüket, İtaat et, öl.” Aptallığını bize birkaç kelimeyle özetliyor. Gayet güzel bir şekilde elmasların toprak altından çıkarıp günlük hayatımız da kullandığımız ana kadar olanları anlatıyor.  Benim burada belirttiğim “Costume Obey, die.” Filmin içinde gözümüze gözümüze sokulmamasına rağmen alacağımız mesajdır
sokulmamasına rağmen alacağımız mesajdır…

Zencilerin aşağılanması ve onlara yapılan zülüm Amerikan sinemasında sıkça yer almıştır ve izleyiciyi çekmiştir. Bu filmde de beni ilk başta çeken oydu, filme daha sonralar biraz aksiyon biraz dram ilave etmişler kanımca bu da filmin en iyiler arasına girmesinin bir unsur ise;  büyük küçük demeden insanlara yaptıkları psikolojik baskı ve bu baskı sonucunda insanların değişmesi, kendilerini korumak isterken neredeyse onlara dönüşmeleri.  Bu da filmin zekice yanlarından biri. Üzerinde en çok tartışması gereken konu ise maddiyatın insanların karakterlerini değiştirmesi ve bu duygunun (maddiyatçılık) onları ele geçirmesidir. Herkes birbirine savaş açmış durumda, bölücüler, başa geçmek isteyenler, ezilenler ve diktatörler tam da günümüz dünya politikasına uygun bir senaryo.

Spesifik karakterler olmamasına karşın performanslar gayet iyiydi, beklentilerimin üstündeydi…


Benim her zaman bir lafım vardır; izlediğimiz bir komedi filmi de olabilir, bir aksiyon yâda bir animasyon kesinlikle ne tür izlediğiniz önemli değil, önemli olan mesajı alabilmektir ve bu sadece sizle alakalı…


Sonuna doğru seyirciyle bir oyun haline geçen film, para için yola çıkan bir adamın o yolda aldığı büyük ders ve karşı koyamadığı fedakârlık dürtüsü bütün bunlar çok güzel bir finale davetiye çıkartmış…

“Beni şeytan sanıyorsun beklide sadece cehennemde yaşadığım içindir.” Repliğiyle hayatta kalma savaşını özetleyen iyi bir yapım…

1 yorum: