Kafamdakinirvana

Kafamdakinirvana

19 Eylül 2014 Cuma

Albüm Yorumları: Serdar Ortaç- Bana göre aşk

Bir senelik uzun bir aradan sonra Serdar Ortaç ”Bana Göre Aşk” albümünü piyasaya sürdü.

Albümde söz ve müziği kendisine ait olan 12 tane şarkı var, onun dışında sadece sözlerini yazdığı “Şantaj” Sözü Tarık Sezer’e ve müziği Suat Aydoğan’a ait olan “Bilmediğim yerlerdesin” adlı şarkılarda yer alıyor…

Tanrım: Söz ve müziği Serdar Ortaç’a ait olan şarkı çıkış parçası için biçilmiş kaftan. Nakarata girmeden önce gelen bilgisayar müziği, ikinci tekrarda yaylıların girmesi şahane bir şarkı olmasına vesile olmuş.
Bana Göre Aşk: Serdar ortaç’ın 2. Klbini çektiği albümün en başarılı şarkılarından biri olan şarkının söz ve müziği yine Serdar Ortaç’a ait.
Bereketsiz: Albümde bütün şarkılar birbirlerinin devamı gibi adeta, hepsinde bir hikâye var ve 14 şarkılık bir albüm değil sanki 70 dakikalık bir şarkı keyfi sunuyor sizlere.
Acılarımız Bir: Her zaman değişik ve kalpten üslubuyla dikkat çeken Serdar Ortaç yine çok can acıtacak gibi. “Yüreğim acılara körebe gibi yolunu bulamadı göçebe gibi, sen onu acıtanı gençliğine ver, sonrada oku bana talebe gibi.”
Hasret: Kimde var bu cesaret yahu? Kim söyleyebiliyor ki aşkını göğsünü gere, gere, şarkının teması sen bana yürüyerek gel ben sana koşa, koşa gelirim. “Önümde diz çöküp anlat aşkı.”
Şantaj: Müziği İskender Paydaş’a ait olan şarkı müziği ve değişik aranjesiyle albümde kendini fark ettiriyor. “Suya ateş yakarım seni ısıtmak için, bir ömür aç yatarım tadına doymak için.”
Aşk mı Lazım?: Bir nevi” hasret” ve “aklım kalbime dost” un devamı olan şarkı. “Yalancının birisin sen Beni hayata küstürdün Vazgeçmişsin sözünden Boşuna mı süründürdün”
Unutursun: Hafif nağmeler, soundları ve kurşun gibi sözleriyle tam bir Serdar Ortaç şarkısı. “Ya senin bütün bakışın sahte ya da senden ayrılması zor, ya gönül bu gün deli nöbette, ya senin tadında biri zor.”
İzin Ver Aşkım: Bu şarkıyı taa yıllar, yıllar önce bestelemiş ve bir şarkıcıya vermişti, ben ise yıllardır bu şarkıya bayılmaktayım. En sonunda dileklerim kabul oldu ve Serdar bu şarkıyı okudu...
Aklım Kalbime Dost: Aklımızla kalbimiz hani anlaşamaz ya hiç bir zaman, işte bu şarkıda o olayı bizzat önümüze seriyor. “Baktım yalnızsın şu kısa dünyada, çok ararmışsın aşkı sokaklarda.”
Sefa: İşte albümün en güzel şarkılarıdan biri daha. Melodisi bana biraz bu yıl Serdar'ın Sibel Cana verdiği “Nihayet” şarkısını hatırlatsa da bu şarkı ayrı bir keyif. Ne de olsa bunu sahibi okuyor...
Bilmediğim Yerlerdesin: Serdar Ortaç 2008 yılındaki “Nefes” albümünden beri slowlara albümün sonunda yer veriyor. Herhalde şarkıları karıştırmak yerine, eğlenip sonrada ağlamamızı istiyor. Sözleri Tarık Sezer'e Müziği Suat Aydoğan'a ait olan bu şarkı bize Serdar Ortaç bestelerini aratmıyor. İçinde bir de enfes Suat Aydoğan düeti var.
Arıyorum: “ Kerbala” “Aklından neler geçiyordu” tarzı bu tür dinlendirici şarkılar Serdar Ortaç' albümlerinde vazgeçilmezlerdir. Ortaç uzun süredir aşkı aradığını bize bu sözlerle belirtiyor. “Arıyorum gerçek aşkı masallarda,arıyroum hayal gibi uzaklarda.”
Kadınım: Albümün son bombası, evet bence bombası en sonda yeralmasının bence bir sebebi var. Serdar Ortaç kadınını bulmasının şerefine böyle güzel aşk dolu bir şarkıyı bizlere sunuyor. Ne diyelim Allah mesut etsin...

6 Eylül 2014 Cumartesi

Film Eleştirisi: Kanlı Elmas (Blood Diamond)

Kanlı Tarihin İçinden Kanlı Bir Elmas



Kanlı Elma (Blood Diamond) Çok uzun zaman önce zencilerin elmas toplamak için kölelik yaptıkları zamanları anlatıyor. Bu hikâye geçmişte yaşanmış gerçek bir olaydan esinlenilmiştir. Bir paralı asker (Leonardo Dicaprio) ve orada doğmuş yaşamış yerel halktan bir adam (Djimon Hounsou)  ve bir gazeteci kadın (Jennifer Connelly) üçü de değer büyük bir pembe elmas için bu ölüm yuvasına doğru yol alırlar…



Filmin çoğunda gözlemlediğimiz kadarıyla zencilere yapılan eziyet,  eskiden onları köle olarak kullanmaları. Sırf topraktan elmas çıkartmak için onlara uyguladıkları zulmü görüyoruz. Durumlarının zorluğu yaşaması güç ortamları çok iyi gözler önüne seriyorlar. 
Sadece aksesuar olarak kullandığımız bir elmasın ve bunu üretirken neleri göze alındığı,  ne işkencelere maruz kaldıklarını görüyoruz. Yemek ve su dahi verilmediğini, işçilerin daha doğrusu kölelerin aileleriyle asla görüştürülmediğini gözlemliyoruz.



Günümüzde de birçok buna benzer olay mevcut ve eskiden de bunun gibi savaş vb. olaylar var. Eskilerden konuşmak istemiyorum ben bulunduğum nesilden bahsedeceğim. Yeni nesilde yaşanan tüm üzücü olaylar karşısında herkes izliyor, ayıplıyor, üzülüyor hatta ağlıyor, paylaşıyor bunu gerek sosyal medyaya, gerek günlük yaşamımızda görüyoruz fakat bir türlü göremediğimiz şu ki; hiç kimse buna bir dur demiyor. Hiç kimse riske girmek istemiyor, hiç kimse elini taşın altına koymuyor… Sadece bir izleyiciyiz.  İzleyici olmayı genelde severim ama bazı filmleri sırf izlemek yetmiyor. İzleyip yorumlamak ve harekete geçmek lazım…




Film aksiyon olmasına rağmen neden neredeyse en sevilenler listesine girdiğini birazda olsa anladım.  Filmin henüz bir saati olmasına rağmen bol aksiyon, bolca da duygusal sahne gördük.  Aksiyonun içine bolca dramatizem sıkıştırmışlar. Film ilk başlarda bize çok yüzeysel görünse de diğer aksiyon filmlerinden farkını ilerleyen zamanlarda kavrıyorsunuz.  İlerledikçe filmdeki bazı noktalar çok hoşuma gitti…

Leonardo’nun elmasların nasıl yapıldığını anlattığı kısmı çok beğendim. Bu bize nasıl bir aptallık içinde olduğumuzu gösteriyor. “Consume,obey,die.” Diye tabir edebileceğim; “Tüket, İtaat et, öl.” Aptallığını bize birkaç kelimeyle özetliyor. Gayet güzel bir şekilde elmasların toprak altından çıkarıp günlük hayatımız da kullandığımız ana kadar olanları anlatıyor.  Benim burada belirttiğim “Costume Obey, die.” Filmin içinde gözümüze gözümüze sokulmamasına rağmen alacağımız mesajdır
sokulmamasına rağmen alacağımız mesajdır…

Zencilerin aşağılanması ve onlara yapılan zülüm Amerikan sinemasında sıkça yer almıştır ve izleyiciyi çekmiştir. Bu filmde de beni ilk başta çeken oydu, filme daha sonralar biraz aksiyon biraz dram ilave etmişler kanımca bu da filmin en iyiler arasına girmesinin bir unsur ise;  büyük küçük demeden insanlara yaptıkları psikolojik baskı ve bu baskı sonucunda insanların değişmesi, kendilerini korumak isterken neredeyse onlara dönüşmeleri.  Bu da filmin zekice yanlarından biri. Üzerinde en çok tartışması gereken konu ise maddiyatın insanların karakterlerini değiştirmesi ve bu duygunun (maddiyatçılık) onları ele geçirmesidir. Herkes birbirine savaş açmış durumda, bölücüler, başa geçmek isteyenler, ezilenler ve diktatörler tam da günümüz dünya politikasına uygun bir senaryo.

Spesifik karakterler olmamasına karşın performanslar gayet iyiydi, beklentilerimin üstündeydi…


Benim her zaman bir lafım vardır; izlediğimiz bir komedi filmi de olabilir, bir aksiyon yâda bir animasyon kesinlikle ne tür izlediğiniz önemli değil, önemli olan mesajı alabilmektir ve bu sadece sizle alakalı…


Sonuna doğru seyirciyle bir oyun haline geçen film, para için yola çıkan bir adamın o yolda aldığı büyük ders ve karşı koyamadığı fedakârlık dürtüsü bütün bunlar çok güzel bir finale davetiye çıkartmış…

“Beni şeytan sanıyorsun beklide sadece cehennemde yaşadığım içindir.” Repliğiyle hayatta kalma savaşını özetleyen iyi bir yapım…

3 Eylül 2014 Çarşamba

Haber /Magazin/Kritik/Yıldızlar: Yıldızlar

Sevdiğim, taktir ettiğim yıldızları biraz daha yakından tanımaya ne dersiniz?

Amerika maceran nasıl başladı?
|O sırada Adele,Duffy,Amy Gabriela,BB...HERKES çıkış yapmak üzereydi.Ben menajerime 'Haydi Amerika'ya şarkı yazmaya gidelim'dedim:) Amacım anlaşma yapmak ya da Amerika'ya yerleşmek değil di.En sevdiğim yerlerden biri Hollywood'a gittik.AMA Amerikan müzik piyasası inanılmaz büyük.Miley Cyrus mesela bir dönem altı ülkede 1 numaraydı! O sırada üzerimde nasıl bir baskı oldu anlatamam!Düşünsenize onu geçmek için birşeyler yapmalıyım!
Senden şarkı istediği halde reddettiğin en büyük isim kim
|Christina Aguilera için şarkı sözü yazmamı istemişti,ama zamanım olmadı için yazamadım.

Evet Jessie'nin kariyerine başlaması böyle olmuş, bence tamamen şans meselesi...
TAYLOR SWIFT: "BEN HER ZAMAN KIRMIZI RUJ SÜRERİM!""
Ünlü buklelerinize nasıl bakıyorsunuz? 
Kurutma makinesi kullanmıyorum. Doğal halinde kurutuyorum. Biraz şekillendirici sürüyorum.

Kırmızı dudaklar imzanız haline geldi. Bununla ilgili hileleriniz var mı?
Yok sayılacak kadar az. Şeffaf bir pudra ile son dokunuşu rujun üzerine fırça ile geçiyorum. Renk çok daha iyi oturuyor ve kalıcı oluyor.





2 Eylül 2014 Salı

Haber /Magazin/Kritik/Yıldızlar: Kritik

Mehmet Açar benim uzun zamandır herşeyiyle beğendiğim tek film eleştirmeni diyebiliriz. Bir çok film eleştirmeni var, alternatifler çok ama, ondan hiç kimseyle bu kadar aynı fikirde olamazdım... İşte size Mehmet Açar'ın derlediği bir yazıdan ufak bir kesit.


Robin Williams en iyi filmleri


Ölü Ozanlar Derneği 1989
(Dead Poets Society)
Kimi oynuyor: John Keating
Yönetmen: Peter Weir Williams muhafazakâr değerlerle yönetilen aşırı disiplinli bir yatılı erkek okulunda kuralları umursamadan, gençlerin hayatına ruh ve renk getiren yeni İngilizce hocasını oynuyor. Gençler onunla birlikte edebiyatın özgürleştirici niteliğini kavrıyor, statükoya karşı çıkmayı öğreniyor. Finaldeki “O Captain! My Captain” sahnesi unutulmaz!
Günaydın Vietnam 1987
(Good Morning Vietnam)
Kimi oynuyor: Adrian Cronauer
Yönetmen: Barry Levinson Vietnam Savaşı sırasında askerlerin moralini düzeltmek için cepheye çağrılan yeni radyo programcısı, kendisinden bekleneni yapar: Eğlendirir, güldürür, moral verir. Ama bunları otoriteyle savaşarak yapar. Mitch Markowitz’in senaryosu, Adrian Cronauer’in gerçek öyküsünü bir hayli değiştirerek, sansüre ve savaşa karşı bir özgürlük mücadelesi haline getiriyor. Williams’ın sinemadaki ilk önemli filmlerinden.
Can Dostum 1997
(Good Will Hunting)
Kimi oynuyor: Sean Maguire
Yönetmen: Gus Van Sant Üniversitede temizlik görevlisi olarak çalışan Will (Matt Damon), müthiş matematik zekâsıyla bir hocanın dikkatini çeker. Sorunları olan bu genci topluma kazandırma görevi Freud’u hatırlatan sakalıyla Robin Williams’ın canlandırdığı psikoterapist Sean Maguire’a verilir. Williams kariyerinin en iyi performanslarından birini çıkardığı bu rolle 1998’de Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar’ını kazanmıştı. Filmin zirvesi kuşkusuz Maguire’ın Will’in “şifresini çözdüğü” terapi sahnesi.

Bir diğer sevdiğim Eleştirmen ise Yüksel Aytuğ, kendisi TV'nin nabzını çok iyi tutuyor.


İYİ ÖRNEK OLMAK
Saçmaladığını bildiği halde başlamış bulunduğu dizileri izlemeye devam eden halkın ekran karşısında psikolojisini bozamazsınız. Diziyi izletmek adına doğaüstü, ‘Yok artık’ dedirtecek senaryolar yazıp bize izlettiremezsiniz.
Dizinin kahramanı olan masum insanları zavallı yapıp, kötüleri güçlü gösteremezsiniz. Ve tuttuğu kahramanın mutlu olduğunu görmek için diziyi aksatmadan izleyen sadık seyircinizle kedinin fareyle oynadığı gibi oynayamazsınız.
Demem odur ki; reyting kaygısını, ticari amacı bir yana koyun, insanlığı diğer yana. ‘Nasıl kazanırım?’ değil, ‘Bizi izleyen milyonlara nasıl iyi örnek olurum?’ derseniz hem biz mutlu oluruz hem de siz mutlu olursunuz. Çünkü manevi mutluluk çok daha anlamlı ve değerlidir.

Haber /Magazin/Kritik/Yıldızlar: Haber

İlk kez Türkiye'ye geliyor

Günümüzün dünya turnesine çıkmış en ünlü sanatçılarından Lady Gaga, “Lady Gaga’s artRAVE: the ARTPOP Ball” turnesi kapsamında ilk kez Türkiye’ye geliyor. Daha önceki turnelerinde 4 milyonun üzerinde bilet satışı gerçekleştiren Lady Gaga’nın 16 Eylül’de İTÜ Stadyumu’nda gerçekleşecek olan Türkiye konseri, Pozitif Live organizasyonu ve Live Nation Global Touring işbirliği ile gerçekleşiyor.
Dünyaca ünlü  müziğin önemli insanlarının konserlerini kaçırmadığımı biliyorsunuz ama bu konsere elimden olmayan sebeplerden ötürü gidemeyeceğim. Ne diyelim belki başka bir zaman başka bir konserde görüşürüz. Gidenlere şimdiden iyi eğlenceler... 
Benim için çok önemli olan bir detayı sizlerle paylaşacağım. Konserde yer alacak şarkılar ve sırası çok önemlidir benim için. Dünyaca ünlü yıldızlar kimi zaman bu listeye sadık kalmasalar bile (sırf bize geldikleri için yoksa Nashville'e bile gitseler kural böyle.) işinizi görür...




1 Eylül 2014 Pazartesi

Haber/Magazin/Kritik/Yıldızlar: Magazin

Favori şarkıcılarımdan biri olan, hem sanatı hem de karakteriyle gönlümüzde baş tacı olan Shakira,  Hamile olup olmadığı çok konuşuldu,  geçtiğimiz günlerde 2. Kez hamile olduğunu Twitter’dan duyurdu.

Gel gelelim bayıldığım, taktir ettiğim en beğendiğim sanatçılardan biri Beyonce’ye
. ABD’li ünlü şarkıcı, şiirde sahnedeki daha vahşi, daha tutkulu bilinçaltı kişiliği Sasha Fierce’a da gönderme yaptı: “Ekstra güce ihtiyacım olduğu zaman kişiliğim Sasha’yı sahneye koydum. Kırmızı ve mavi kadar farklı olmamıza rağmen sahne performansımda, kavgalarımda, hatta yatakta bile onu dışarı çıkarmaktan korkmuyorum.”
Ne diyelim 10 parmağında 10 marifet… 

Haber /Magazin/Kritik/Yıldızlar

Haber /Magazin/Kritik/Yıldızlar
Magazin:
Blog’umda magazin’de yer vermek istiyorum buna neden gerek duydun? Ne alaka şimdi demeyin… Burada sadece işlerini büyük bir Hayranlıkla takip ve takdir ettiğim insanların haberleri yer alacak. Sevdiğimiz insanları yakından takip edeceğiz…
Haber:
Her türlü sanatsal haberler, etkinlikler, sinema söyleşileri, kısacası sanata dair her şey…
Kritik:
Beğendiğim ve takip ettiğim eleştirmenlerinden bazı kesitler sunacağım, benim görüşlerimin dışında bu bize seçimlerimizde bir miktar yardımda bulunacak…
Yıldızlar:

Yine sevdiğimiz ve takdir ettiğimiz insanların kısa, kısa röportajlarını sizinle paylaşacağım, onlar hakkında kritiklerimi sizlerle paylaşacağım…