Halil Cibranoğlu tam anlamıyla on parmağında on marifet olan
Lübnan bir yazar, ressam ve filozoftur. Eserlerinin birçoğunu İngilizce
yazmıştır, birçok önemli eseri vardır…
Kendisini sevenler, beğenenler bilir birçok değerli eserini,
ben henüz hiç birini okumadım, ama onu tanıyacak ve düşüncelerini kavrayacak
bir kitap okudum. Tamamıyla kendi duygularını yansıttığı kendi özel yaşamından,
kendi gönderdiği mektuplardan oluşan Aşk Mektupları adlı kitabını okudum…
Kitabı okurken oldukça eski bir dilde yazıldığı için ara
sıra kopabilirsiniz, bir de Halil Cibran’ın yazarken yaşadığı hezeyanlar, duygu
gelgitleri tüm karakter özelliklerini gözler önüne serişine bayıldım. Bu açıdan
kendimden bir parça buldum, konudan konuya geçişleri, hafif çılgın yazım tarzı,
düşüncelerini en iyi örneklerle dile getirmesi tam anlamıyla kendimden bir
parça buldum. Böyle insanlar kendimden de örnek verebilirim; anlaşılması ve
yaşanması zor insanladır, ama tadına bir bakarsanız vazgeçmeniz kolay olmaz…
İlk önce Cibran’ın aşkını görüyoruz, hiç görmediği bir
kadına son derece saygı çerçevesinde yazdığı mektuplardan âşık oluyor ve şimdi
ki gençler gibi bunun cıvığını çıkarmıyor. Aşkını bile son derece asil yaşıyor.
Her zaman ilgimi çeken bir detay da; genellikle
kaybettiklerimiz insanlardan sonra çıkan kitapların satışa sunulma nedenidir. Onların
özel hayatlarıyla ilgili ya mektuplar bulunur, ya da sonradan yazdığı kitaplar
bulunur, bunlar paraya dönüştürülür.
Evet, ben bir kitap sever olarak paraya dönüştürülen şeyleri sevmiyorum lakin,
eğer bir insan okuduğu, sanatını sevdiği bir kişinin karakterini öğrenip,
derine inmek istiyorsa, bu kitaplar son
derece yardımcı. Benim tercih ettiğim, kitapseverlerin
tercih ettiği, herkesin adına konuşamam ama en azından belirli bir çoğunluğu
ele alırsak, bu işin en doğrusu yazarın sahibinden izin alınmasıdır.
Kitabın tasarımını çok beğendim ayrıca, kitabın eski dil
olmasına karşın Halil Cibran’ın bize verdiği o konuşma tarzı çok iyi geçiyor,
yazdığı yazılardan karakteri çok iyi geçiyor.
Sevdiği kadın Mey Ziyade; yaptığı eserleri, yazdığı
kitaplarının ilk önce onun okumasını istemesi, ilk onun fikrini almak istemesi,
burada çok güzel ve naif bir aşk yatıyor…
Aynı zamanda o düştüğü boşluk bu cümlelerle anlatıyor. “Şu anda
oturuyorum, yine tek başıma sigara içiyorum.” Şeklinde kendini ifade edişleri
gerçekten muazzam.
Kitapta sevmediğim bir taraf ise; Halil Cibran’ın sadece kendi yazdığı
mektuplar var. Keşke izin alınabilseydi, keşke Mey Ziyade’nin de ona verdiği
karşılıkları görebilseydik ki, bu
ilişkiyi daha iyi analiz edebilseydik, çünkü sadece tek taraflı analiz
edebiliyoruz…
“Tanrı Seni Benim İçin Korusun”
Ne kadar güzel bir cümle, şimdi böyle aşkları hiç
bulamıyoruz ama kendimden bir parça buluyorum demiştim ya, ara sıra bu kadar
eskiye dayalı konuşmalar olmasa tamamıyla ben diyeceğim… Dolayısıyla arada bazen kopmalar
yaşayabilirsiniz kitapta…
Kitabın adı Aşk mektupları, ama bence kitapta anlatmak istedikleri,
aşk mektupları değil. Bence kitapta hepimizin sevdiği, bildiği bir sanatçının
karakter analizi var. Arkadaşlarına yazdığı mektuplar, Arkadaşlarıyla olan
konuşmaları, dostlarıyla olan mektuplaşmaları var.
Kitapta bana en absürt gelen şey, daha doğrusu Halil Cibran’ın
hayatından bir konu var ki bana son derece absürt gelen; bu kadar sevmesine
karşın, bu kadar istek duymasına karşın, Amerika’ya, yurtdışına gitmiş ve gidebilme
imkanına sahip olmasına rağmen asla sevdiği kadınla buluşmak için bir adım
atmaması… Kısacası Halil Cibran – Aşk
Mektupları okumanızı tavsiye edeceğim
güzel bir kitap…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder