Kafamdakinirvana

Kafamdakinirvana
ölü ozanlar derneği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ölü ozanlar derneği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Ağustos 2014 Perşembe

Haftanın 'EN'leri

Bu haftanın enlerini yine seçtim, işte huzurlarınızda haftanın enleri...

Haftanın Kitabı: Tatlı Bela - Jamie Mcguire
En beğendiğim serilerden biri olan Jamie Mcguire'in yazdığı Tatlı Bela serisi (The Beautiful Disaster) iyi bir hafta geçirmeniz için okumanız gereken kitaplardan biri...

Haftanın Filmi: Ölü Ozanlar Derneği
Detaylı bilgi için tıklayın
Blog'da yazdığım gibi, gerçekten insana iyi dersler çıkaran, kitap gibi okunan  filmlerden biri... 

Haftanın Albümü: Murat Dalkılıç - Derine 
Bu nasıl aşk?, Derine, İki yol, Yani ve sayamayacağım bir çok hit'in yer aldığı bu albümü şiddetle dinlemenizi tavsiye ediyorum. Özellikle söz ve müziği Gülşen'e ait olan "Derine" şarkısına kulak kabartmanız tavsiye olunur...

Evvet! Bu haftanın enleri bu kadar Haftaya görüşünceye dek EN'lerimle kalın... Hoşçakalın....

22 Ağustos 2014 Cuma

Film Eleştirisi: Ölü Ozanlar Derneği (Dead Poets Society)

Sıkıcı boş bir hayat, ah neye yarar?

 Carpe… Carpe… Carpe Diem… Yaşadığınız günü kavrayın, çocuklar. Hayatınızı olağandışı yapın!



Bir gün bir grup öğrencinin sıkıcı,  hayatlarını değiştirecek bir öğretmen gelir okula.  Yeni öğretmenleri boş hayatlarını farkına varmalarını öğretir onlara, anı yaşamayı öğretir. Yani Carpe Diem…


Benim de kendim hayatımda benimsediğim, kendi içimdeki sesi dinleyerek bulduğum bir felsefedir Carpe Diem.  Her insan içindeki sesi kendi kendine bulamaz bazen bir yardıma ihtiyaçları olur işte böyle bir durumda; kendilerinde asla cesaret bulamayan, düşünce özgürlüğü olmayan bir grup öğrenciye özgürlüğü öğreten gerçek bir öğretmen gelir Robin Wiliams…

Öğrencilerin kimisi bu sıra dışı öğretmene inanmaz, kimisi şımarır, kimisi can kulağıyla dinler bir çok farklı ve gerçek karakterleri bize göstermişler. Hepsinin tek bir ortak yanı vardır  ‘Ne olacaklarını, ne yapacaklarını’ asla bilemezler… Bu da karakterleri çok sahici yapıyor, çevremizde bir çok insan hayattan ne beklediklerini, ne yapmak istediklerini, ne için yaşadıklarını bilemiyor. Bunlar tutkusu olmayan insanlar ya da tutkularını asla açığa çıkarmamış…

Sınıftaki bir öğrenci öğretmenin tüm ‘gösterdiklerini’ dikkate alır, içindeki sesi dinler  oyuncu olmak istediğine karar verir, ne yazık ki toplumsal baskı, aile ve çevre baskısı yüzünden hep içine gömmek zorunda kalmıştır.  Bunu Öğretmeni (Robin Wiiliams) sayesinde gerçekleştirmiştir ve karşısına çıkacak bir çok engelle başa çıkmak zorundadır…



Öğretmen hayatın tadını çıkaramayan çocuklara adeta “Nasıl yaşanır?” dersi veriyor ve onları şiir okumaya yönlendiriyor… Filmde en çok etkilendiğim sahnelerden biri de, Korkak hiçbir şeye cesaret edemeyen bir çocuğa bile şiir yazdırmasıydı, bunun tek yolu düşüncelerini çırılçıplak ortaya sermesiydi.
Öğretmenlerinden güç ve akıl alarak yarattıkları Ölü Ozanlar Derneği onların hayatını bir anda renklendirir. Gizlice buluşmalar ve şiir okumalar tüm o sanatçı ruhlarını ortaya çıkarır…
Filmde ne olduysa ilk başlarında ve sonunda oldu, Robin Wiliams beklediğim kadar görünmüyordu dolansıyla filmin konusunu yayma şekli o kadar iyi değildi…
Robin Wiliams’ın ve Ethan Hawk’n performansları harika, özellikle de Robin Wiliams’ın… Kendisinin sıcacık bakışları, yaptığı o sıcak mimikler, duygulu, esprili bakışları insana o kadar çok geçiyor ki, onu izlemekten asla bıkmıyorsunuz…
Sonuç itibariyle hayatınıza iyi bir yön verebilecek, iyi bir film Ölü Ozanlar Derneği…